Allahü teâlâ zâtı ile vardır. Varlığı kendi kendiyledir. Şimdi var olduğu gibi, hep var idi ve hep var olacaktır. Varlığının önünde ve sonunda yokluk olamaz. Çünkü, Onun varlığı lâzımdır. Yani, “Vâcib-ül vücûd”dur. O makâmda, yokluk olamaz. Allahü teâlâ birdir. Yani ortağı, benzeri yoktur. Ortağı olmak için, Allahü teâlânın kâfî olmaması, müstekıl olmaması lâzımdır. Bunlar ise kusurdur, noksanlıktır. O halde şerîke, ortağa lüzûm yoktur. Ortağın lüzûmlu olması ise, bir kusurdur ve vücûba ve ulûhiyyete yakışmaz. Görülüyor ki, ortağı olduğunu düşünmek, ortaklardan her birinin noksan olacağını gösteriyor. Yani ortak bulunmasını düşünmek, ortak bulunamıyacağını meydana çıkarıyor. Demek ki, Allahü teâlânın ortağı yoktur. Yani birdir.

Allahü teâlânın kâmil, noksan olmıyan sıfatları vardır. Bunlar, hayat; diri olmak, ilim; bilmek, sem’ ; işitmek, basar ; görmek, kudret; gücü yetmek, irâde; istemek, kelâm; söylemek ve tekvîn; yaratmaktır. Bu sekiz sıfata, “Sıfât-ı sübûtiyye” denir.

Bu sıfatları da kadîmdir. Yani, sonradan olma değildir. Kendinden ayrı olarak, ayrıca vardır. Ehl-i sünnet âlimleri böyle bildirmektedir. Ehl-i sünnetden başka, yetmişiki fırkadan hiçbiri, Allahü teâlânın ayrıca sıfatları olduğunu bilememişdir.

Allahü teâlânın, bunlardan başka sıfatları da vardır. Bunlar, kıdem; varlığının evvelinde yokluk olmamak, beka; varlığının başlangıcı olmamak, vücûb; yokluğu mümkin olmıyan, kıyâm bi-nefsihi;kimseye muhtaç olmamak, muhâlefetün lil-havâdis; kimseye benzememek, vahdâniyyet,tektir ortağı,benzeri yoktur. Bunlara, “Sıfât-ı zâtiyye” denir

Allahü teâlâ cisim değildir. Cisimden değildir. Madde değildir. A’raz, yani hâl değildir. Mekânı yoktur. Zamanlı değildir. Birşeye girmiş, bir yere yerleşmiş değildir. Hudûdlu, birşeyle çevrilmiş değildir. Bir tarafda, bir cihetde değildir. Birşeye mensûb değildir. Birşeye benzemez. Misli, ortağı ve zıddı yoktur. Anası, babası, zevcesi, çocukları yoktur. Allah baba diyen kâfir olur. Bunların hepsi mahlûkda, sonradan yaratılanlarda olan şeylerdir. Hepsi noksanlık ve kusur alâmetleridir. Bütün kemâl sıfatları, Allahü teâlâda vardır. Bütün noksan sıfatlar, yoktur.

Allahü teâlâ küllîleri, cüz’îleri, büyükleri, zerreleri, âlimdir, bilir. Her gizliyi bilir. Yerlerde ve göklerde en küçük zerreleri bilir. Herşeyi yaratan, Odur. Yarattıklarını elbette bilir. Yaratmak için, bilmek lâzımdır. Bazı zevallılar, zerreleri bilmez diyor. Zerreleri bilmemeği, kemâl, büyüklük sanıyor. Bunun gibi, Allahü teâlâ ister istemez, akl-ı fe’âl dedikleri birşeyi yaratmıştır diyerek bunu da, kemâl sanıyorlar.